Amcam köydeyken çobanlık yaparmış ve birgün bir arkadaşıyla ava gitmişler.Tavşan avlayacaklar ya, hiç mermi yok hep saçma;neyse çıkmışlar birşey bulamamışlar. Amcamla arkadaşı Emre, silahları birbirlerine doğrultarak şakalaşmaya başlamışlar ama ondan birkaç dakika önce de amcam ateş etmeye çalışmış silah ateş almamış. Silahı arkadaşına doğrultunca silah birden patlamış. Emre boğazından vurulmuş, yere su sifonuna benzeyen birsürü borumsu şey dökülmüş boğazından, Emre elleriyle toplayıp koymaya çalışıyormuş. Amcam o şokla bayılmış. Amcam baygınken Emre çok feci bir şekilde can vermiş. Amcam ise rüyasında Emre’nin kendisine küfrettiğini ve çok kinli bir şekilde saldırdığını görmüş. Emre amcama öldüresiye yumruklar atıp, sürekli onu da öldürmesi gerektiğini söylüyormuş. En sonunda Emre yerden bir sivri ağaç dalı eline geçirip amcamın gözüne saplamış,o sırada oraya gelen birkaç kişi amcamın yaralı olup olmadığını anlamak için dokumuşlar. Amcam da rüyasında emreden uzaklaşmaya başlamış. Emre’yi vuran amcam mahkemeye çıkar ve ceza almaz. Çünkü amcam aynen rüyasında gördüğü gibidir. Gözü komple çizilmiştir ve görmez. Her yeri ise aşırı ağır derecede morarmıştır. Emre’nin amcamı rüyasında yumruklaması amcamın vücudunda izlerini bırakmıştır ve şu da ilginçtir ki normalde insan vücudundaki bir morluk geçerken, olayın üstünden şuanda 37 yıl geçti amcam ise hala o morlukları taşır. Arada bir Emre’nin rüyasına girip kendisine tekrar saldırdığını, çenesinde ağır bir acıyla uyandığını söyler. O zamandan beri amcam dua etmeden yatamaz. Emre ise işlediği günahı kimsenin bilmediği halde mezarında acı çeker ve ölmeseydi iyi birisi olacağını, amcamın onu tövbe etmeden öldürdüğünü söyleyerek amcamı suçlar.
